Reklam

12 Aralık 2018 Çarşamba

Mike Davis, GECEKONDU GEZEGENİ- PLANET OF SLUMS


1946 yılında doğan Amerikalı yazar (kent kuramcısı, tarihçi ve aktivist ) , halen California Üniversitesi’nde tarih bölümünde ders vermektedir. Kendini enternasyonalist bir sosyalist ve Marksist çevreci olarak tanımlayan yazar kitabında bu çevreciliğini ve duyarlılığını ayrıntılarda hissettirmektedir.
Kitap 8 bölümden oluşmaktadır. Bu sekiz bölüm birbiriyle bağlantılı bilgileri vermektedir. Kitap anlaşılır ve akıcı bir dille yazılmıştır. Kitabın adının Gecekondu Gezegeni olarak seçilmiş olması kitabın içeriği ile uyumludur. Çünkü son yıllarda  gecekondulaşma sanayinin atması ile çok artmıştır ve bu artış gün geçtikçe hızlanmaktadır. Tarım imkanları bu sektörde çalışanlar azaldığından düşüş yaşamış, tarım işçileri kentlere göç ederek buralarda şehrin çevresindeki bölgelerde hayata tutunmaya çalışmışlardır . Kitap, kentli nüfusun bu insanlara bakış açısını , gecekonduda yaşayan bu insanların yaşadığı zorlukları ve bu zorluların ana sebeplerini açıklamaktadır.
İlk bölümde dünyanın hızla artmakta olan kent nüfusunun yıllara göre artışını ve bölgelere göre dağılımını ayrıntılı bir biçimde incelenmesini konu edinmiştir. Yeni dünya merkezleri olan Çin ve Tokyo arasındaki bölgede meydana gelen sanayileşme sonucunda insanlar kırsaldan kentlere doğru yoğun bir biçimde akın etmiştir. Yazar bütün dünyada artan bu kentleşme sürecini  1980’ler 1990’ların başları arasında kıtlığın olması, reel ücretlerin , fiyatların artması, kentsel işsizlik oranının fahiş bir şekilde artmasına rağmen arttığını belirmiş ve bunun sebebini IMF ve Dünya Bankası’nın dayattığı tarımsal reformlar  ve mali disiplin politikalarının, kentler iş göremez olsa dahi buradaki gecekondu mahalleleri ile bir kırsal işgücü yaratamaya devam etmesinde saklı olduğunu belirtmektedir.
Özellikle Çin, Güneydoğu Asya’nın büyük bir bölümü , Hindistan, Mısır, Ve Batı Afrika’da kırsal ile kent arasında meydana gelen ne kırsal ne de kentsel olan bir kent yapısı oluşmuştur. Yazara göre geleceğin kentleri gecekondulaşmanın bu kadar yoğun devam etmesi sürecek olursa, tuğla, saman, geri dönüştürülmüş plastik, briket ve hurda tahtadan inşa edilecektir.
İkinci bölümde, Gece kondu mahallelerinin yaygınlığına değinilmiştir. BM ve HABİTAT adına Londra Universty Collage’daki kalkınma planlaması biriminin gerçekleştirdiği The Change Of Slums araştırma isimli sonucunda Abidjan’ dan Sidney’ e kadar 34 metropolde yoksulluğu, gecekondu mahallelerinin koşulları ve konut politikası konularında yapılmış vaka çalışmaları yapılmıştır. Gecekondu sakinlerinin gelişmiş ülkelerin kent nüfusunun yüzde 6’sını oluştururken, azgelişmiş ülkelerde bu oran 78,2’dir. gecekondu en yaygın olduğu yerler Etiyopya, Çad, Afganistan ve Nepal’dir . Bombay gecekondu başkenti kabul edilmektedir.
Bütün gecekonduların ortak özellikleri incelendiğinde, viran evler, aşırı kalabalık, hastalık , yoksulluk ve ahlak düşkünlüğünün bir karışımı olarak kabul edilir.   
Üçüncü bölümde yazar, yoksul kentlilerin konut maliyeti, zilyetlik güvencesi , barınma kapasitesi, iş güzergahı, kişisel güvenlik konularında yetersiz olmalarına rağmen  rağbet göstermesinin en büyük sebebinin işyerine yakınlık olduğu kararına varmaktadır. İnsanlar işyerlerine kolay ulaşabilmek adına sokakta dahi kalmayı kabul etmektedir.

Kent merkezlerinde yaşayanların en kötü durumda olanlarının kafes insanları olduğu bu konutların bekarlar tarafından tercih edildiğini ve burada kalınacak yerlerin 1,80 m2 bir alandan ibaret olduğu üzerinde durulmaktadır.
Kitap aynı zamanda Latife Tekin İstanbul’un kenar mahallelerine neden gecekondu adının verildiğini açıklar. Çiçektepe kahramanları, yetkililerin her sabah yıktıkları evi tekrar inşa ettiklerini ve hükümetin en sonunda pes ettiğini açıklamıştır.
Yasal tapunun olduğu durumlarda genellikle arazi sahibi bir spekülatördür. Fakir kiracılara gecekondu kiralayarak daha da zengin olmakta, kendisi artık gecekondu da yaşamamaktadır.
Dördüncü  bölümde yazara göre Devlet’in insanlara ihaneti , köylülerin kentli olmasını engellemek için kentin dışında belli bölgelere yerleştirerek orada yaşamaları sağlamış olmasıdır. Bunun en büyük sebebi İngiltere gibi böl yönet politikasına sahip ülkelerin,  yerlilerin şehir dışında kalmalarını sağlayarak, birlik oluşturmalarını engellemekti. Birlik oluşturmaları kurdukları bütünlüğün bozulmasına neden olabileceğinden bunu itina ile yapmışlardır.
Yerli bölgeler asgari düzeyde olsa dahi temel hıfzıssıhha altyapısı götürmeye yanaşmamasının sebebi pintilik değil, yerlilerin kentte bir hakları olmadığını simgelemek içindir.
Beşinci bölümde  1972 ile 1990 yılları arasında Dünya Bankası 55 ülkede toplam 116 yer hizmet veya gecekondu mahallesinde iyileştirme projesine destek verildiğinden bahsedilmiştir. Ulusal projeler konusunda hakimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Asıl yapılması gereken yenileme değil tam bir düzen sağlanmasıdır. Yardım kurumları aslında gecekondulaşmayı yok etmek istememektedir. Asıl amaç bağımlı hale getirmektir.
Bu bağımlılıktan en çok kadın ve çocukların etkilendiği,  özellikle çocukların köle gibi kullanıldığı Hindistan gibi ülkelerde, çocukların çok kötü şartlarda çalıştırıldığı , karanlık yerlerde gözü yoran işlerin yapılmasına zorlanmasında kaynaklanan  kör olma durumları, tutsak tutulmalar, işkence görmelere değinmiştir.  Kadınlarında,  tuvaleti bile bulunmayan bölgelerde yaşamak zorunda bırakılması nedeniyle geceleri ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalmalarını ve bu zorunluluğun taciz riskini arttırdığından bahsetmiştir.
Altıncı bölümde, gecekondu bölgesinin ilk şartının kötü bir jeoloji olduğu söylenmektedir. Bir çok doğal afet sonucundan binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Deprem aslında büyük binaların sorunu gibi görünse de aslında bundan en fazla gecekondular etkilenmektedir. Bunların en büyük örneklerinden biri Türkiye’de meydana gelen Sakarya depremidir. Sadece deprem değil, sel , volkanik bölgelerde oluşturulmuş gecekondu bölgelerinin hepsi, insanların zor koşullar altında yaşamasına neden olmaktadır.
Yedinci bölümde, üzerinde durulan konu Kentlerdeki büyümenin orantısızlığından, enformasyon teknolojisi sektörüne yapılan aşırı derecede spekülatif yatırım tarımın durmasına, altyapının ise bozulmasına neden olmasıdır. Bebek ölümleri gelişmiş ülkelerde bile artış göstermektedir. Bütün dünyada dengeler bozulmakta, açlıktan ölümler artmaktadır.
Sekizinci  bölüm yani son bölümde ise diğer bölümlerin ekonomik göstergeleri üzerinde biraz daha durduğu bir bölüm olmuştur.
Kitap bölgesel nitelikte bir kitap olmadığından birçok ülke hakkında veri elde edilebilmesini sağlamıştır. Bölgelerde yapılan araştırmalara, sosyologların incelemelerine oldukça geniş yer verildiğinden, oldukça açıklayıcı olmuştur. Gelecekte gecekondu yapılaşmasının artacağı ve bunun sonucunda insanları nelerin beklediği konusuna açıklık getirmiştir. Ve bu durumun asıl ve gizli nedenleri üzerleri üzerinde durulmuştur. Kadınların , çocukların bu durumlardan en kötü etkilenen kişiler olduğunu açıkça gözler önüne sermiştir. Bu yüzden aydınlatıcı ve çok faydalı bir kitap olduğu kanısındayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÇEKİLİŞ SONUCU

  ÇEKİLİŞ SONUCU Merhaba çekilişleri sonucunu yoğunluk sebebiyle biraz geç açıklıyorum umarım yeni yıl sizlere uğurlu gelir. Çekiliş sonucu ...