İş hayatı,
hayatımızın büyük bir kısmını kaplıyor. Şanslıysak haftada en az 40 saat çalışıp,
asgari ücretin biraz üstün de maaş alarak yaşıyoruz. Dediğim gibi bu iyi bile
sayılabilecek bir durum. Aslında hiç birimiz dünyaya eğitim almak
ya da bir işte birilerine para kazandırmak için ya da asgari düzeyde paralar
alarak günümüzün büyük bir çoğunluğunu iş yerlerinde geçirmek için gelmedik.
Çıralı/Kemer,2017 |
Ortalama bir hesap yaptığımızda, 8 saat iş , 1 saat öğle yemeği dahil 9 saat sabah
bu işe ulaşma ve akşam işten ayrılma süreçlerini de dikkate alırsak ortalama
yaklaşık 10 saatimiz aslında bizi mutlu etmeyen yerlerde
geçiyor. Ortalama uyuma süremizi de 7 saat olarak belirlersek günde 7 saat
yaşıyoruz. Sonra da hayat kısa dolu dolu yaşamalıyız diye en fazla
2 hafta tatile gidebilecek parayı biriktirmemiz gerekiyor. Bunun
için borçlanıp, bunun için ekstradan çalışmak zorunda kalıyoruz. Tabi bu iş
yerlerinde giydiklerimize, saçımıza ayrıca dikkat etmemiz gerektiğinden bunlar
için de bir bütçe ayırmamız gerekiyor. işe gidip gelmek de ayrı bir masraf (konu komşuyu takıyorsanız araç şart umurunuzda değilse otobüs
yeterli). Tabi kafamızı sokacak bir evde lazım şimdi.Kira mı
ödesek yoksa kiracı olup başkasına para ödemektense kredi çekip banka için
çalışmaya devam mı etsek?soruları ile karışan kafalarla artan bağımlılığımızdan kaçan uykularımızdan belki birkaç saat az uyuyup yaşamımıza ömür
katmakta mümkün olabilir. Şaka bir yana uzun zamandır bu kadar
basit ama içinden çıkılamayan denklemde neden çalışıyorum sorusunu
soruyorum kendime , özgür olmak için cevap veriyordum eskiden ama bunun
aslında özgürlüğünü satmak olduğunu fark ettiğimden beri kafam daha da karıştı.
Şu an yaşlanınca çalışamadığım için emekli maaşım olmazsa ne yapacağımı
bilmediğimden çalıyor da olabilirim. Tabi o maaşı harcayabilecek kadar yaşarsam. Bu
kadar stresli ve dinlenmeden yaşamaya vücudumuz ne kadar dayanırsa işte .Uzun
dayanırsa emekli maaşını ki o da olsa olsa 2000-TL olsun yaşayarak
geçinebiliriz. Ve bugün 30 lu yaşlarımla 60 lı yaşlarım için çalışıp, 60 lı
yaşlarımda da sağlığım elverdiğince herkes kadar yaşanabilecek kadar yaşarım. Bu
kısır döngüyü bize yaşatan sosyal çevremiz doğduğumuz koşullar etkili ama para
kazananlar da para kazanma hırsı ile daha çok çalışıyor. Bugünlerde işi gücü
bırakıp dünya turuna çıkanların sayısı oldukça arttı. Tabi para
biriktirememiş ve o cesareti bulamayanlar onları büyük bir keyifle film
izler gibi izleyip başka bir dünya mümkünmüş naraları atarak yaşıyoruz. Mümkün
de nasıl mümkün acaba? Hepimizin para kazanmaya ihtiyacı olduğu gerçeğini
değiştiremediğimize göre , Ne yapalım? , daha az ihtiyaç yaratalım kendimize
kırmızı ayakkabımız olmasın mesela siyah hemen hemen her renkle uyumludur.
Pahalı marka çantamızda olmasın ya da 10. Çantamız. Akıllı telefon zamanın
gerisinde kalamamak için şartsa güzel ve uygun markalar var artık onları tercih
edelim sonra birbirimizi onun telefonu bunun arabası , şunun çantası
dedikodularından koruyarak yaşamaya alıştırırsak daha az para kazanmanın beyaz
yakalılar için çok da tasası kalmaz daha az para kazanmaktan kastım emeğin
karşılıksız kalması değil örneğin part time çalışma ya da vardiyanın
arttırılması. Günün yarısında çalışıp geri kalanında çimlerde kitap okumak
istemenin tembellikle alakası olduğunu düşünmüyorum. Tabi kitap okumanın ,
paylaşmanın , giyindiklerinizden , bindiğiniz arabalardan , evlerinizden daha çok
mutluluk vereceğini fark ettiğiniz de sağlığını kaybedecek kadar
çalışmanın ne kadar anlamsız olduğunu anlayacaksınız. Hepimizin dünya turuna
fırsatı ve parası olmayabilir. Ama daha bilinçli harcama yaparak
daha az çalışmayı öneriyorum tatili 2 hafta değil her gün yapıyormuş gibi
hissedelim. emekli olmak için değil, tadına varmak için yaşayalım. Her günümüz son günümüz gibi olsun .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder