Reklam

7 Aralık 2021 Salı

ÇEKİLİŞ VE HEDİYE VERMENİN BÜYÜSÜ

ÇEKİLİŞ VE HEDİYE VERMENİN BÜYÜSÜ
Yılbaşının gelmesiyle herkeste bir hediye alma çekilişlere katılma heyecanı sardı. İnsanı mutlu eden bu olayı biraz bilimsel açıdan psikolojik açıdan ele almak istedim ve kendimde kalem merakı sponsorluğunda bir çekiliş yapma kararı aldım. Öncelikle kısaca çekilişin nasıl olacağına ve neler verileceğine değineyim. Bu çekilişte Çinden zamanında aldığım cam kalem ve İstanbuldan aldığım kaligrafi mürekkebini siz değerli okıyucularımla paylaşmak istedim. Ayrıca kalem merakının yaptığı diğer çekilişe katılmak için lütfen tıklayınız. Yılbaşı çekilişine katılmak için yapmanız gereken sadece yorum bırakmanız yeterli olacaktır. Çekiliş sonucu 8 Ocak Cumartesi günü yeni bir yazıyla duyurulacaktır. O yüzden bloğu takip etmeyi sürdürmeniz iyi olacaktır.


Gelgelelim hediye almanın büyüsüne. Hediye almak kadar hediye etmeyi de sevenlerden misiniz? Bunun da suçlusu biziz! Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü ve hatta Noel olsun, yıl boyunca pek çok hediye fırsatı vardır. Paranın mutluluğu satın alamayacağını kim söylediyse, belli ki parasını doğru yerde harcamamış. Derin bir duygusal boşluğu daha fazla maddi "malzeme" ile doldurmak için sürekli olarak paranızı çarçur etmek uzun vadeli mutluluğun anahtarı olmasa da, başkaları için para harcamak sadece alıcı için değil sizin için de bir hediyedir. Ayrıca hediyeyi veren kişi olarak cömertlik eylemlerine girişmenin bizi daha mutlu ettiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sizi ne daha mutlu eder - bir hediye verdiğinizde yüzündeki şaşkınlık, sevinç ya da minnettarlık ifadesini görmek mi? Yoksa beklemediğiniz sizi mutlu eden bir hediye almak mı? Anekdot niteliğindeki kanıtlara dayanarak, paylaşmanın aslında önemsemek ve hediye vermek bizi daha mutlu edebileceği anlaşılıyor. Fakat cömertliğin arkasındaki bilim tam olarak nedir? 

Cömertlik DNA'mızda İŞLENMİŞTİR 

Bir tür olarak, insanlar temel olarak sosyal ve topluluk odaklıdır. Birlikte yaşıyoruz, birlikte yemek yiyoruz ve birlikte çalışıyoruz. Bu sosyalliğin bir parçası, birbirimizle ilgilenme eylemidir. İster yiyecek, ister bilgi ya da yepyeni bir elbise olsun, birbirleriyle paylaşmak, insanlığın doğası gereği ne kadar cömert olduğunun bir örneğidir. Charles Darwin (evet, Darwin'i biyolojinin 11. yılında öğrenmiştiniz) bir keresinde, "en sempatik üyelerin en fazla olduğu topluluklar en iyi şekilde gelişecektir" yorumunu yaptı. Temel olarak, cömertliğimizin türümüzün büyümeye ve gelişmeye devam etmesinin nedeninin bir parçası olduğunu kastediyor. Ağırlıklı olarak bencil olsaydık, birbirimizle paylaşmayı reddetmemiz, muhtemelen uzun zaman önce yok olacağımız anlamına gelir.

HEDİYE VERMEK ENDORFİNİ ARTTIRIYOR (ve endorfinler bizi mutlu eder) 

Nörologlar, beynimizin vermekten zevk almak için kablolu olduğunu öne sürüyorlar. Çalışmalar aslında parayı kendimize harcadığımıza kıyasla, başkaları için para harcadığımızda daha büyük bir mutluluk duygusu hissettiğimize dair nicel kanıtlar buldu. Hediyeyi açan kişinin yüzündeki ifade, diğer kişiye psikolojik bir yük bindirme sağlar ve beynine endorfin salınımını tetikler, zorlu bir antrenmandan sonra ya da birine aşık olduğumuzda da aynı şekilde beynimiz endorfin salınımı için emir vermekte. 

İYİ BİR HEDİYE BİR İLİŞKİYİ SAĞLAYABİLİR VE SORUNLU ZAMALARDA ARANIZI İYİLEŞTİREBİLİR

Araştırmalar, düşünceli ve iyi zamanlanmış bir hediyenin, başka biriyle bağlantınızı güçlendirebileceğini ve geliştirebileceğini öne sürdü. İki kişi arasında anlam taşıyan bir hediye (evet, önemli olan düşüncedir), bir kişinin hediyenin alıcısına karşı duygularını ve takdirlerini ifade etmesinin sözel olmayan bir yolu olabilir. Örneğin, işte berbat bir gün geçirdiniz, bu yüzden sevgiliniz size en sevdiğiniz çiçeklerden oluşan güzel bir buket aldı. Muhtemelen bu küçük cömertlik, hem moralinizi yükseltecek hem de partnerinizin kesinlikle bir koruyucu olduğundan emin olmanızı sağlayacaktır. Bazı insanlar hediye vermeyi sevmediklerini söyleyebilirler. Genellikle diğer insanların alışveriş yapmanın çok zor olduğunu ya da bunun çok fazla iş, çok pahalı ya da çok fazla baskı olduğunu düşünürler. Ama gerçekten, o kadar da zor değil. Küçük, düşünceli bir hediye paha biçilemez olabilir. Hediyeler, cömert büyük jestler veya aşırı pahalı oldukları için bizi mutlu etmezler, bizi mutlu ederler çünkü değer verdiğimiz biriyle bağlantı kurmamıza izin verirler.

Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle hoşça kalın. Herkese şimdiden mutlu yıllar ve yeni yılda bol şans dilerim.

6 Aralık 2021 Pazartesi

KİNTSUGİ

Japonya’da 15.yyda hükümdar Askikaga ‘nın en sevdiği çay kasesini Çin’e onarıma göndermesi sonucu ortaya çıkan bir sanat biçimidir. Gelen çay kasesinin onarılmasından istediği sonucu alamayan hükümdar ustalara daha uygun bir çözüm bulmalarını önermiştir. Çinliler kaseyi çirkin bir metalle onarmışlardır. Japon ustalar bu onarımı altın ve gümüş karışımı ile revize etmiştir. Bu şekilde Japonların wabisabi felsefesi ortaya çıkmıştır. Kırık bir çay kasesini onarma fikri, Batı’nın mükemmellik ve simetri değerlerinin aksine, hasarlı veya kusurlu güzelliği ortaya çıkarmıştır. Kuntsugi ile onarılan bir kabın kırılmadan önceki halinden daha değerli olduğu kabul edilir. Japonlara göre kusurlar erdemdir.

5 Aralık 2021 Pazar

Bağlanma Kuramları ve ilişkilerimiz

Bağlanma Kuramlarını bilmek kendimizi tanımamızı ve ilişkilerimizde başarılı olmamızı sağlayan temeli oluşturur. Canlılar , nesiller boyunca , çoğu zaman farkında olmadan sıcağa, soğuğa, ışığa ve karanlığa, kuraklığa ve neme, beslenme imkanlarına, kendilerini korumaya, kalabalık içinde yaşamaya uyum sağlamak zorunda kalmıştır. Basta aile olmak üzere, meydana getirdiği organizasyonlar, Kendısı ıçın sosyo- kültürel ve maddi çevre yaratmıştır. Nesilden nesile aktarılan bu kazanımlar, sosyalleşmeyi ortaya çıkarmıştır. Uyum sağlama sürecinde sosyalleşmenin önemli bir parçasını ise, kalıcı bulunan bağ kurma ya da baglanma oluşturmaktadır. Ağların gelişimi, kisiler arasında genel bir duygusal bağ işe ilişkilidir. Bebegin ileriki yillarda ozellikle yetiskinlikte duzenli ve mutlu iliski kurabilmesi icin gereklidir. Bağlanma, etkileşimde tutarlılığı, ilişkide kararlılığı ve fiziksel teması içerir. Gözlemsel araştırmalara göre;bebeklerle bakıcının birbirleriyle etkileşimleri sistemin bütünleyici bir parçası olduğuna işarettir.

Anne ve babaya güçlü bir biçimde bağlanmış ve onlarla etkileşen bir bebeğe bakılması bu bebeklerin yaşamda kalma olasılıklarını arttırmaktadır. Bebek maymunlarla yapılan gözlemlerde, bebek maymunun annelerine fiziksel olarak yakın olmak, anneleri tarafından rahatlatılmak istedikleri ortaya çıkmıştır. Aksi takdirde bu şekilde fiziksel bir bağdan uzak büyüyen bebekler, ilişki yaşlarında özellikle yetişkinlikte çiftleşme ve yavruların büyütülmesi konusunda sorunlar yaşamaktadır. İlişki kararlılığı, bütünü ile ait olmanın, tutarlılıkta bağlanma sürecinin bir diğer yönüdür. Yaşamın ilk yıllarında bebek ona destek olacak bakıcılara artan bir şekilde bağlanır.

Bağlanma araştırmaları çok eskilere dayanmasına rağmen, Bağlanma kuramlarının geliştirilmesi 2. Dünya savaşından sonra John Bowlby tarafından geliştirilmiştir. Bowlby, uzun süre çocukları incelemiş ve bağlanma kuramını geliştirmiştir. Çocukların hayatta kalabilmesi için bağlanmaya ihtiyaçları olduğunu belirterek en önemli dönemlerin 6-24 ay olduğunu söylemiştir. Bağlanma 3 yaşına kadar gerçekleşmezse bir daha gerçekleşmeyecektir. Bağlanmanın dört özelliğinden bahsedilir. 

1) Çocuk korku ve tehlike hissederse bakım veren onu rahatlattığı güvenli ortam, 

2) Çocuğun dünyayı tanıması için güvenli bir ortam 

3) Çocuk etrafını keşfederken kendini güvende hissetmek için bakım verene yakın durur. 

4) Çocuk bakım verenden uzaklaştığı zaman huzursuz ve mutsuz olur. 

Bowlby 1952 yılında bir belgesel çekmeye karar verdi. Bu belgeselde bir ameliyat için anneler çocuklarını çocuk bakım evlerine bırakıyorlardı. Tamamen annesiz kalan bebeklerin depresyon, yoksunluk ve huzursuzlukları bu belgeselde kayıt altına alınıyor. Bir hafta annesinden ayrı kalan bebek anne ile bağını tamamen koparmaktadır. Bağlanabildiği başka bir figüre karşı bağ oluşturuyor. Büyükanneye bırakılan çocukların onları anneden daha yakın bulmaları buna örnektir. Annenin çocuğun tepkilerine ne kadar duyarlı olması onun bağlanmasını o kadar etkileyecektir. Araştırmalar annenin bağlanma stilinin bebeğin bağlanma stilini yüzde 70 oranında benzerlik gösterdiğini ortaya çıkarmıştır.Bowlby bağlanmanın ömür boyu süren, yaşam boyu bir süreç olduğunu ve değişime uğramadan yetişkinlikteki ilişkileri etkilediğini ileri sürmüştür Mary Ainsworth Calismalarini, yabanci ortam adini verdigi bir ortak yaratarak yapmistir. Deneyler bakicinin bebekten ayrildiklarinda bebeklerin tepkilerini gozlemlemek icin yapilmistir. Ayrica bakicinin geri donmesinden sonraki tepkileri de incelenmistir. Bu deneyim sonunda cocuk guvenli baglanan, kacinmaci baglanan ya da kaygili baglanan olarak siniflandirilmistir. Guvenli baglanan is bir cocuk, bakicisi odadan ayrildiginda altust olur.kizar kuser ama oynamaya Devam eder.bakici odaya dondugunde mutlu olur. Kaygili baglanan ki bir cocuk, ayni uzuntuyu gosterir, fakat oyuna donse bile sakinlesmez. Bakici odaya dondugunde hem sarilir hem de ona direnc gosterir. Kacinmaci olarak baglanma gelistiren bir cocuk ise, bakici ayrildiginda altust olmaz ve tekrar bir araya geldiginde bakiciyi kabul etmez.

 Mary Ainsworth Ağlamanın bebeğin dikkat çekebilmek için kullandığı bir yol olduğunu söylemiştir. Bakıcı onun yakınına ağladığı zaman gelecektir. Baglanma, iletisim, catisma, iliskide nitelik ve iliskinin surdurulebilirligi icin romantik iliskilerin bir cok yonuyle iliskilendirilmistir. Farkli baglanma bicimleri olan kisiler partnerlerinden farkli seyler bekleyebirler. Guvenli baglanan kisiler yakinligi iyi olarak gorurken, kaygili kisiler terkedilmekten korkabilir. Bu baglanma sekilleri kisinin partlerine gore de degisiklik gosterebiliri. Guvenli baglanan kisiler partner olarak guvenli baglanan kisileri secerken guvenli bir kisi ile uzun sure iliski kuran kaygili ya da kacinmaci bir kisi daha guvenli baglanan kisi haline gelebilir. Guvenli baglanan kisilerin, catisma sirasinda daha cok acildiklari, daha esnek olabildikleri problem cozme konusunda daha buyuk guveni icerir. Guvensiz baglananlar ise hem catismalarda hem de iletisimde daha az etkilidirler. Guvenli kisiler ayni iliskiyi surdurme egilimindeyken guvensiz baglananlar ise iliskiyi surdurmekten kacinabilirler. Güvenl bir bağlanma yaşamış olanlar başkalarıyla nispeten yakın ileşim içinde bulunurlar, onlara güvenir, karşıda ki kimselerde onlara inanır. Terk edileceği ya da bazı insanların onlara gereğinden yakın olduğunu düşünmezler. Tam tersi sakınmalı bağlanan kişiler başkalarına yakın olmaktan hoşlanmaz. Onlara güvenmekte güçlük çekerler. Evrim teorisine gore, yasamak ve neslini devam ettirmek uykum saglama ile mumkun olabilmektedir. Baglanma surecide bu sureci tamamlayan, hayatta kalmayi, nesli devam ettirmeyi saglayan bir surectir. peki herhangi bir uzucu olay karsisinda bu baglanma bicimlerinin etkisi var midir? Baglanma, boyle bir etkilesim sonucunda cozum odakli uyum davranisini etkilemektedir, (Turhan Yorukan, Baglanma ve sonraki yaslarda gorulen etkileri, 2011). R.s. Lazarus ve S. Folkman, 1984 yilinda yayimladiklari Stress Apraisal and Coping kitabinda, insanlarin bir problemin uzerinden gelmek icin:

1) probleme odaklanmak 
2) Heyecana odaklanmak
3) Ayri ya da uzak durarak odaklanma 
4) Destek ve yardim aramaya odaklanmis davranis tarzlari benimsemeye yoneltmektedir.

Probleme odaklanan kisilik yapisindaki kisiler cevresindeki seyleri Heyecan odaklanmasi yasayan kisi, kendini yatistirmaya odaklanmaktadir. Zihnini bir seylerle mesgul yemege calisir, kendilerini elestirmeye meyillidirler. Ayri ve uzak durarak risklerle basacikma davranisini gosterenler ise aci ve heyecan yaratan dusunce ve haritalari baski altinda tutarlar Guvenli baglanan kisiler problemlere karsi yapici ve iyimser davranirlar. Yardim isteme, destek olma gibi daha yapicidirlar. Diamond (2001), araştırmalarında bağlanmanın fizyolojik sonuçlarına da odaklanılması gerektiğini düşünmektedir. Temel olarak bağlanma ait olma gereksinimini içermektedir. Bu kadar önemli olması nedeniyle başarılı bir bağlanma, olumlu fiziksel sonuçlarla ve daha az olumsuz fiziksel sonuçlarla ilişkili olmalıdır. Örneğin daha düzgün bir kalp ritmi, stresle ilişkili hormonlarda azalma gibi Güvenli bağlanmanın bebeklikte ve yetişkinlikte depresyonla ilişkisi olduğu Bowlby tarafından ortaya atılmıştır. Kişinin kendisine çaresizlik, sevilemezlik, değersizlik algıları bağlanma problemleri ile doğru orantılı olarak sonuç vermektedir. Kişinin duygularını kontrol edip düzenleyebilmesi için güvenli bir yapıya sahip olması gerekir. ‘ Psikolojik olarak iyi olma yani olumlu ilişkiler kurma, diğer insanlarla sıcak, tatmin edici ve güvene dayalı ilişkiler kurmasını, karşısındaki kişilerin iyi olmasını önemsemesi, empati ve şefkat gösterebilmesi demektir.(Ryff, 1989b). 

Diğer bireylerle olumlu ilişkiler kurmada yetersiz olan bireyler ise diğer insanlara güvenme ve yakınlık kurma konusunda sıkıntı yaşarlar, kişilerarası ilişkilerinde kendilerini izole ederler (Ryff, 1989b). Güvenli bağlanmanın uyumlu ve tatmin edici yakın ilişkilerle ,güvensiz bağlanmanın da ilişkilerde duygusal çekişme, kıskançlık ve çatışma ile ilişkili olduğu saptanmıştır (Collins, Ford, Guichard ve Allard, 2006). Daha öncede bahsedildiği gibi güvenli ve güvensiz bağlanmaya ilişkin literatür dikkate alındığında, bu araştırmada elde edilen hem romantik ilişkilerde hem de arkadaşlık ilişkilerindeki kaygı ve kaçınma ile diğerleriyle olumlu ilişkiler arasındaki negatif ilişki beklenen bir sonuçtur.’ Ailelerin çocukları desteklemek ve onları kontrol etmeleri arasındaki denge Çocuklarla aile arasında oluşan bağı incelediğimizde dört farklı şekilde görülmektedir.İzin veren ebeveynlik, yüksek yanıt verebilen düşük taleplerle karakterize edilen bir ebeveynlik türüdür. İzin veren ebeveynler çok sevgi dolu olma eğilimindedir, ancak birkaç rehber ve kural sağlarlar. Bu ebeveynler çocuklarından olgun davranışlar beklemez ve genellikle bir ebeveyn figüründen daha çok bir arkadaş gibi görünürler. Bazen ihmal edilmiş ebeveynlik olarak adlandırılan, katılmamış ebeveynlik, çocuğun ihtiyaçlarına cevap vermemeyle karakterize bir stildir.

Yeniliksiz ebeveynler çocuklarından çok az talepte bulunur veya hiç talep etmezler ve genellikle kayıtsız, küçümseyen ve hatta tamamen ihmal edilirler. Otoriter ebeveynlik, yüksek talep ve düşük yanıt verme ile karakterize edilen bir ebeveynlik tarzıdır. Otoriter bir tarza sahip ebeveynlerin çocuklarından çok yüksek beklentileri vardır, ancak geri bildirim ve bakım konusunda çok az şey sağlarlar. Hatalar sert bir şekilde cezalandırılma eğilimindedir. Yetkili ebeveynlik, yüksek duyarlılık ve yüksek taleplerle karakterize edilen bir ebeveynlik tarzıdır. Yetkili ebeveynler yüksek standartlara sahipken çocuğun duygusal ihtiyaçlarına cevap verirler. Sınırlar koyarlar ve sınırları uygulama konusunda çok tutarlıdırlar. Görüldüğü gibi yetkili ebeveynlik, çocuklarla en iyi dengenin kurulduğu e Bebeklikte bakici ile bebegin guvenli baglanmasinin saglanmasi ileriki yillarda toplumsal ve kisisel iliskiler acisindan bebegin daha saglikli olmasini saglayacaktir. Baglanma sadece bebeklik donemini degil erken cocukluk, ergenlik ve eriskinlik donemlerini de etkilemektedir. Baglanma, siddete egilim, kendine zarar verme, madde kullanma, ihmal,istismar gibi sorunlara yol acabilmektedir. Bu nedenle erken donem anne bebek ve cevre bebek iliskilerinin degerlendirilmesi, danismanlik ve destek verilmesi, iliskisel sorunlarin erken belirlenmesi ele alinmasi koruyucu ruh sagligi acisindan onemlidir.

The development of bonds is associated with a general emotional bond among people. It is necessary for babies to establish a regular and happy relationship in the following years, especially in adulthood. Attachment includes consistency in interaction, stability in relationship, and physical contact. According to the observational studies, the interaction between babies and caregivers is an integral part of the system. Taking care of babies in a way with a strong attachment to and interaction with the parents increases the likelihood of survival of these babies.In the observations with baby monkeys, it has been found that baby monkeys want to be physically close to their mothers and be relieved by their mothers.Otherwise, babies who grow up in this way without a physical bond have problems in mating and raising their offspring during their age of relationship, especially during adulthood.In the first years of life, babies are increasingly attached to their caregivers who will support them.Although attachment research dates back to very old times, the development of attachment theories was started by John Bowlby after the Second World War. Bowlby studied children for a long time and then developed the attachment theory.Mary Ainsworth conducted her studies by creating a situation she called “Strange Situation”. The experiments were carried out to observe the babies’ reactions when the caregiver leaves the baby. In addition, the reactions after the caregiver comes back were also watched. At the end of this experiment, the children were classified as safe attachment, ambivalent-insecure attachment, or avoidant-insecure attachment.A child who has tendencies of secure attachment gets upset when the caregiver leaves the room. S/he gets angry but continues to play. S/he becomes happy when the caregiver returns to the room.A child who has tendencies of ambivalent-insecure attachment gets upset similarly, but s/ he does not calm down even if s/he continues playing. S/he both hugs the caregiver and shows resistance to this person, when the caregiver returns to the room.A child who develops avoidant- insecure attachment patterns does not get upset when the caregiver leaves, and does not accept the caregiver when reunited.People with different attachment styles can expect different things from their partners. People with secure attachment tendencies can see intimacy as something good, while people with ambivalent attachment tendencies may be afraid of being abandoned. These attachment patterns may also vary depending on the partner of the person. People who have tendencies of secure attachment can choose a person with same tendencies as a partner to themselves, while people who have tendencies of ambivalent or avoidant attachment can become a person with secure attachment tendencies when they have a long-term relationship with a person having secure attachment patterns.It is observed that people with secure attachment patterns become more open during conflicts, can be more flexible, and have more confidence in problem solving. On the other hand, those who show insecure patterns are less effective in both conflicts and communication. People with secure patterns tend to maintain the same relationship, while those with insecure patterns can avoid continuing the relationship.According to the theory of evolution, surviving and sustaining the generation are possible only through adaptation. In relation to that, attachment process completes this process, as well as ensuring survival and the continuation of generation. So, do these attachment styles have an effect on the presence of any sad event? Attachment affects solution-oriented adaptation behaviour as a result of such interaction (Turhan Yorukan, Bağlanma ve sonraki yaşlarda görülen etkileri (Attachment and its effects on the following ages), 2011). In the book “Stress, Appraisal and Coping”, published in 1984, R. S. Lazarus and S. Folkman state that in order to overcome a problem, people tend to adopt behaviours as

1) Focusing on the problem,

2) Focusing on excitement, 

3) Focusing by standing apart or staying distant 

4) Seeking support and help.

People with the characteristics focusing on the problem will try to eliminate stress sources by changing the things around them.People focusing on excitement have a focus on soothing themselves. They try to keep their mind busy with something and they tend to criticize themselves.Those who show the behaviour of coping risks by standing apart and staying distant keep the thoughts and maps that create pain and excitement under pressure.People who have secure attachment patterns behave constructively and optimistically in the presence of problems. They are more constructive, like asking for help and support.Ensuring the secure attachment between baby and caregiver during babyhood will make the baby healthier in terms of social and personal relationships in the following years. Attachment affects not only babyhood, but also early childhood, adolescence, and adulthood. Attachment may cause problems such as tendency to violence, self-harm, substance use, neglect, and abuse. Thus, evaluating early period mother-baby and environment-baby relationships, providing counselling and support, and addressing relational problems with early identification are important for preventive interventions in mental health.

1 Aralık 2021 Çarşamba

2022 YILINDA HAYATTA KALMA REHBERİ

2022 YILINDA HAYATTA KALMA REHBERİ Merhaba yeni yıl için beklentiler şimdiden biraz olumsuz olabilir. Bir yandan korona virüsü bir yandan da her geçen gün giderek etkisini arttıran enflasyon hayat pahalılığı bizi zor bir yol yıl bekliyor gibi. Umarım çok daha iyi bir yıl olur. 2022 yılının iyi olacağına dair inancım var. Günlük stresten kurtulmak için spor ve yoga yapılabilir. Genelde işten sonra insanın bir şeyler yapacak gücü kalamıyor fakat bunu ilk zamanlar kırarak bir döngü haline getirdiğinizde hayatınız belirli bir düzene giriyor. Açıkçası Hangi bütçe ile yapalım diyebilirsiniz. Kısmen haklısınız ama günümüzde her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Ekonomik olarak rahata ulaşabilmek için normal işlerimizin yanında işler yapmamız gerekebilir. Mevcut sistemde kimsenin çok hak ettiği ücretleri aldığını düşünmüyorum. Okuyan kitle genel olarak her türlü koşula ayak uydurması ile öne çıkıyor. Z kuşağı hakkını arayan bir kuşak bu yüzden bu yönüyle ilerde iş verenleri zor duruma sokacağını Y kuşağını da artık mevcut koşullara razı gelmemesini sağlayacaktır diye düşünüyor. Tabi bunlar sadece öngörü, Türkiye’de her şey çok hızlı değişebilmektedir. Ek gelir elde etmek zorundayız, bu yüzden reklam alabileceğiniz web sitesi oluşturabilirsiniz. Bu yüzden bu blogtan siz okuyucularımda desteğinizi istiyorum, yeterince okuma sayısına ulaşılırsa blogta reklam vermeye başlayabilirim. Ondan sonra ek gelir elde etmeye başlayabilirim. Arada blog tanıtımını yapabilmek için kalemeraki.blogspot ile birlikte çekilişler yapmayı düşünüyorum. Bu çekilişleri sizde ek gelir için sermaye olarak düşünebilirsiniz.

Kırılma Ve Tamir Etme Üzerine

Bazen ilişkilerde kırılma noktaları oluşması çok normaldir. Kişiler anlaşmazlıklarda acı çekerler. Karşı tarafı suçlar ya da onu bir şeytan gibi görme eğiliminde olurlar. Fakat gerçek şudur ki aslında sevdiğimiz insan bize o an için yabancılaşır. Karşımızdakinin iyi taraflarını görmeyi reddettiğimiz için kızgın ve kırılmış olmaya devam ederiz. Gerçekte ne o şeytandır, ne de biz meleğizdir. Ya karşımızdakini gözümüzde küçültürüz ya da affettirmek istediğimizden kendimizi . Aslında ilişkinin en başındaki gibi eşit duruma gelebileceğimizi bildiğimiz anda onarım süreci başlar. Tabi bu bizim bazı becerilerimize de bağlıdır. Bu becerileri dörde ayırabiliriz. 1. Özür Dileme Becerisi, Özür dilemek herkes için çok kolay bir eylem değildir. Ve bunu yapabilmek bizi biraz zorlayabilir. Kendimizi karşımıza karşı küçük düşmüş hissedebiliriz. Ya da hayal kırıklığına uğramaktan korkabiliriz. Aslında özür dilemek karşı tarafa verdiğimiz değeri aktarmak açısından oldukça iyi bir yoldur. Sonuçta hayatımızda olanı kırmak ne kadar normalse özür dilemekte o kadar normaldir. İnsanlar hata yapabilirler. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki hata yapan ya da bunu sonucunda özür dileyebilen insanlar, diğer insanlar tarafından daha yakın hissedilen insanlardır. 2. Affetme Becerisi; Özür dilemek gibi affetmek de zorlu bir süreç olabilir. Kendimizi kırılmış, küçük düşürülmüş, sevilmemiş hissettiğimizde karşımızdaki kişiyi canavar gibi görme olasılığımız yüksektir. Ama aslında daha önce çok hoş vakitler geçirdiğimiz o insana aramıza duvarlar örmüşüzdür. Affetme becerisi de özür dileme becerisi gibi karşılıklı, yargılamadan ve duygularını ifade edebildiğimiz bir süreç olursa oldukça faydalı olacaktır. 3. Öğrenme becerisi; Bu en çok gerçekten karşımızdakini anlayabilmek ve kendimizi ifade edebilmek açısından önemlidir. Daha önce bir çatışmayı ya da tartışmayı yönetemediğimiz için karşımızdakini tamamen kaybettiğimiz olmuştur. Defalarca yanlış yapmışta olabiliriz ama her ilişki öğrenerek ve etkili bir iletişimle eskisinden bile daha iyi duruma getirilebilir. 4. Öğretme Becerisi; Karşımızdaki kişi daha önce duygularını ifade etmeyi bilmiyor olabilir. Ya da kırıldığını söylemiyor olabilir. Ona bunu yapması için fırsat tanıyın, gerekiyorsa nasıl yapabileceğini ona anlatın. Kintsugi; Bir Japon felsefesidir. Japonlar kırılan eşyaları atmak yerine kırılan yerlere altın dökerek eşyaları yapıştırırlar, eşyalar eskisinden daha değerli bir hale gelir. Bu ilişkiler içinde böyledir. Tamir etmek ilişkiyi daha değerli ve sağlam hale getirebilir.

ÇEKİLİŞ SONUCU

  ÇEKİLİŞ SONUCU Merhaba çekilişleri sonucunu yoğunluk sebebiyle biraz geç açıklıyorum umarım yeni yıl sizlere uğurlu gelir. Çekiliş sonucu ...