Kitabın yazarı Ceren
Lordoğlu 1977 yılında İstanbul’da doğmuştur. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji
Bölümünde yüksek lisans, Mimar Sinan
Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir Ve Bölge Planlama bölümünden doktora
derecesini aldı. 200-2002 yılları arasında ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Ve Kadın
Çalışmalar anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalıştı.2012 yılından
beri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde uzman olarak
görev yapmaktadır.
Kitap beş bölümden oluşmaktadır. Kadınların aile yapısındaki
yeri, kendilerinin ağızlarından bekar kadın olma deneğimi, mahalleyi güvenlik
unsuru yapan şeyler. Kadınların fiziksel güvenlikle ilgili korkularını ele
almaktadır. Araştırma kapsamında 28 kadınla birebir iletişime geçmiş ve bu
kadınların medeni durumları, meslekleri, eğitim düzeyleri ve yaşadıkları
semtler farklılık göstermektedir. araştırmanın yapıldığı semtler Kadıköy,
Bağcılar Ve Sarıyer’dir. Yaşları ise 24 ve 50 yaş aralığındadır.
İlk bölüm olan
Mekanın Feminist Okumalarında yazar, araştırma yöntemlerine, araştırmayı nerede
ve kimlerle yapabileceğini belirlemek, araştırma sahası ve odaklandığı konuları
ele almaktadır. Erkekler üzerinde yapılan araştırmaların, insanlarının tümünü
kapsadığı fikrine karşı çıkarak bilgi üretimi yoluyla kadının bağımsızlık
hareketine de katkı sunması beklenmektedir. Hane halkı reisi kadın nüfusunun
eğitim durumuna göre ilçe dağılımında özellikle Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy,
Sarıyer, Şişli, Üsküdar’daki kadınların yüzde yetmiş beşi lisansüstü, Bakırköy,
Esenler, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece, Pendik, Ümraniye’de okuma yazma
bilmeyenlerin oranı yüzde otuzyedisi ve ilkokul mezunlarının oranı yüzde otuzbiridir.
Araştırma yöntemlerinde kadınların anlatımlarından yola
çıkarak belirledikleri bölümleri üç temada incelemektedir.
Kadınların bekar olma durumunun bir farkındalık olarak
mekanla ilişkili deneyimleri üzerine düşünerek, bu farklı olma halini, aile
yapısının değişimi ve devletin sosyal politikası ile ele alınmıştır.
İkinci Bölümde ise bekarlık kavramını devletin görmek
istediği üzerinde durmaktadır. Yoksa toplumda damgalı bir kategori olarak
kadınların yaşadıkları yerde rahat edememelerine neden olmakta mıdır? sorusuna
cevap aramaktadır. Yazar görüşme yaptığı kadınların ev seçimleri üzerine
konuşurken en çok üzerinde durdukları konu rahat edecekleri, rahatça dışarı
çıkabilecekleri yerleri oturmak için seçmekte olduklarını belirtmiştir. Türkiye’deki
aile yapısının değişim, Mübeccel Kıray’ın Ereğli araştırması, antropolojik nitelikli bakış açısıyla ailede
kadının konumunu anlatması açısından
önemli bir kaynaktır.Aile, devlet tarafından üretimi ve yeniden üretimi garantileyen
bir yapıdır.(Pierre Bourdieu 1996)
Devletin toplumsal cinsiyet ilişkilerine etkisinin
kapitalist devlet olmanın bir sonucu olarak değil, devletin ataerkil doğası ile
açıklar.Kadınların mutsuz evlilikler içinde aile içi şiddete ve kötü muameleye maruz kalmasının önemli nedenlerinden biri herhangi bir barınma ya da ekonomik desteğe sahip olmamalarıdır. Devletler bekar kadınları görmezden gelmektedir. OECD’nin Doing Better For Famillies adlı raporuna göre Türkiye, Meksika, Şili ve ABD tek ebeveynli aileler için herhangi bir politika ya da sosyal yardım sağlayan ülkelerdir.
Kadınlar bekarlığın farklı, telkinsiz ve muğlak hallerine
düşmemek için evliliğin sürdüğü görüntüsünü vermeye dönük taktikler
geliştirmektedir.Bekarlık kavramı kirlilik kavramı ile benzeştirilerek, bekar
kadınların mahallede bu kavram üzerinden nitelendirildiğine vurgu yapılmıştır.
Üçüncü Bölümde kadınlarla yapılan görüşmelere yer
verilmiştir. Çalışan genç kadınların aileleri aynı kentte yaşıyorsa, ayrı bir
eve çıkmaları da mümkün olamamaktadır. Kadıköy’de ki kadınlar,
Bağcılardakilerden farklı gerekçelerle ailelerine yakın bölgelerde
yaşamaktadır. Kadıköy’de bekar ve yalnız kadın olarak yaşamak daha kolay olduğu
belirtilmekte, aileye yakın olma tercih sebebi olmaktadır. Sarıyer’de özellikle
Koç Üniversitesi öğrencilerinin kiracısı olduğu bölgelerde oturan kadınların bu
bölgede yaşamanın onlar açısından rahatlığından bahsetmişlerdir.
Bağcılardaki kadınlar ise ailelerine çok yakın ya da aile
fertlerinin bir bölümünün yaşadığı semtleri seçmektedir. Aileler birbiri ile
oldukça yakın ilişki halinde yaşamaktadırlar. Bu durum bekar kadının hem
kontrolünün sağlanması hem de güvenlik gerekçeleri ile ailesi tarafından tercih
edilmektedir.
Dördüncü bölümde ise başlık Güvenlik Çemberi mi, Ahlak
Bekçisi mi?
Mahalle Arapça kökenli bir kelime olarak, toplumsal iletişimi,
sosyal kontrolü ve düzeni sağlamak üzere oluşturulan en küçük yönetim biçimi
olarak tanımlanmaktadır(Arslan,2004).
Osmanlı Dönemi’nde farklı ekonomik profilden ailelerin
birlikte yaşadığı içine kapalı bir yerden söz etmek mümkündür Sosyal ve hukuki
yönden bağımsız hallerden oluşmadığını, bireylerin aile kadar yaşadığı
mahallenin de bir üyesi olduğunu ifade eder.
Beşinci ve son bölümde yazar, kadınların kentsel kamusal
alanda fiziksel güvelikle ilgili korkularının yanında önce taciz ve cinsel saldırı
kavramlarını netleştirmeye çalışmıştır. Taciz sözlü, vücut teması olmadan ve
rızaya dayalı olmayan, cinsel içerikli söz, tavır veya diğer davranış
biçimlerini içerir. Cinsel saldırı, rızaya dayalı olmayan cinsel davranışlarla
bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlali söz konusudur (Ankara Üniversitesi
2013).
Kadın cinayetlerini durduracağız Platformuna göre kadınların
yüzde kırk yedisinin öldürülme nedeni kadınların kendi hayatlarına dair verdikleri
kararlardan kaynaklanır. Kadınların yüzde kırkı kocası tarafından öldürülmekte,
bu kadınların yüzde 50’si İstanbul’da gerçekleşmiştir. Kadınların faillerinin yüzde 88’i tanıdıkları kişiler tarafından gerçekleşmesi kadına yönelik şiddetin toplumsal rollerdeki değişimle ilişki boyutuna işaret etmektedir.
Yine de Türkiye’de kadınlar özellikle aile içindeki şiddeti
dillendirmemeyi, gizli tutmayı tercih etmektedirler.
Kadınların kentte güvende olmama halinin en büyük ölçüde
erkek şiddeti, cinsel taciz ve cinsel saldırıdan duyulan korkuyla ilişkili
olduğu ve bu korkusunda kadınların şehri kullanımında sınırlılıklar getirdiğini
görülmemektedir. Kadınlar bu korkularıyla baş etmek için oturdukları semtleri
ona göre seçmekte, giyeceklerini ona göre belirlemek zorunda bırakılmışlardır.
Kitap farkındağın oluşması açısında oldukça faydalı.
Yararlanılan kaynaklar
Kıray, Mübeccel, Eğerğli, İletişim Yayınları, Anakara, 1964
Aslan, Şükrü, 1 Mayıs Mahallesi, İletişim Yayınları,
İstanbul, 2004
Mardin , Şerif, Mahalle Baskısı, Ne Demek İstedim?, 2008,
http:rusençakır.com/Prof-Serif-Mardin-Mahalle-Baskısı-Ne-Demek-İstedim/2008
Ortaylı, İlber, Osmanlı Toplumunda Aile, Pan Yayıncılık,
İstanbul, 2000.
Douglas, Mary, Saflık Ve Tehlike, Metis Yayınları, İstanbul,
1966/2007
Çakır , Ruşen ve Bozan , İrfan , Mahalle Baskısı Var mı Yok
mu?, Doğan Kitap, İstanbul, 2009
Diğer İnternet Kaynakları;
İyi okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder